Bilindiği üzere Haziran ayının son haftası tüm dünyada LGBT+ bireylerin onur (pride) yürüyüşlerinin ve faaliyetlerinin yapıldığı hafta. Bu konu, maalesef dünya üzerinde birçok ülkede birçok insan tarafından eleştirilen ya da yadırganan bir konu olmuştur. Günümüzde hala nefret söylemleri ve ayrımcılık yapılmaya devam etmektedir.

Bu konuyla ilgili insanları bilgilendirme görevinin biz ruh sağlığı çalışanlarının bir vazifesi olduğu görüşündeyim. Tarihe baktığımızda ilk zamanlar hastalık olarak değerlendirilen cinsel yönelimler,1973 yılında Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından önceki çalışmalara bakılarak incelendi. Sonuç olarak psikiyatrik hastalıkların kriterlerini belirleyen DSM sınıflandırılmasından ‘’ruhsal ve duygusal bozukluklar’’ listesinden çıkarıldı ve sonrasında ise son günlerde Korona virüs ile beraber adını sıkça duyduğumuz Dünya Sağlık Örgütü tarafından eşcinsellik ‘’hastalıklar’’ listesinden çıkarıldı.

Eşcinsellik bir hastalık değildir, bu yüzden herhangi bir tedavisi yoktur. En büyük sağlık otoritelerinin almış olduğu karar, esastır. Bu durum tamamen bir cinsel yönelimdir.

Son 30 yılda bu konuya bakış açısı olumlu anlamda biraz daha değişmiş ve gelişmiş olsa dâhi hala bu durumun hastalık veya bir anormallik olduğunu düşünen insanlar var ve bunun eğitimle alakası olmayabilir. Bir doktor, savcı veya mühendis gibi yüksek eğitim almış bireyler de bu şekilde yaklaşabilmektedir. Ülkemizde de son yıllarda ruh sağlığı çalışanları bireyin gay, lezbiyen veya heteroseksüel olmasının tamamen bir yönelim olduğunu, aksi söylemlerin bilime ve etiğe aykırı olduğunu belirtmektedirler.

LGBT+ bireyler yıllarca tedavi adı altında çok fazla eziyet çekmiş, insanlık dışı durumlar yaşamışlardır. Aileleri ve toplum tarafından aşağılanmış ve ötekileştirilmişlerdir. Bu bireylerin intihar oranları araştırıldığında korkunç sonuçlarla karşılaşılmaktadır.

İnsanları yalnızca bu konuda değil, tüm farklılıklarıyla ayırmamayı ve onlara saygı göstermeyi öğrendiğimiz gün dünya çok daha güzel olacaktır. Empati yapmaya çalışarak yaşadığımızda birçok durum baktığınız gibi olmayabilir.

Homofobik yaklaşımların olmadığı, herkesi sevgiyle kucakladığımız zaman tüm dünya rengârenk olacaktır.

Sevgiler