Psikolog/ Psikoterapist Sebahat Filiz “Ruhsal Travmalar” hakkında bilgi verdi.

Psikolojik Travma Hakkında Bilgi Verir misiniz?

Psikolojik travma dediğimiz şey, kişinin kendi bütünlüğüne ya da sevdiği kişinin bütünlüğüne dair algıladığı bir tehdittir. Bu tehditten dolayı kişinin negatif duygular yaşadığı  bir yaşantıdır.

Travma Yaşatan Olaylar Nelerdir?

Aslında çok yönlü değerlendirmek gerekir. Başta doğa olayları, deprem, sel felaketi gibi insan kontrolü dışındaki olaylar ya da insan eliyle gerçekleşen; taciz, tecavüz, savaş, trafik kazası gibi birtakım yaşantılar ve zorlanmalar olabilir. Burada da birtakım travmalar insan eliyle, bilinçli olarak yapılmış gibidir aslında... Bir takım da, tesadüfi bir şekilde maruz kalmış da olabilirsiniz sizin çok kontrolünüz olmadan... Mesela bir uçak kazasına maruz kalmak böyledir. 

Kişilerde Travma Sonrası Ne Tür Tepkiler Ortaya Çıkar?

Öncelikle fiziksel olarak titreme, çarpıntı, panik atak gibi yoğun kaygı yaşanabilir. Bununla birlikte terleme ve boğulma hissi de olabilir. Zihinsel olarak da bulanıklık olabilir. Duygusal olarak da korku, öfke ve hüznü daha çok görüyoruz. Aslında kendini güvende hissetmemek gibi duygular da çeşitlenebiliyor. Sosyal anlamda da ilişkileriniz bozulabiliyor. İş yaşamındaki konsantrasyonunuzun bozulması, hitabınızın değişmesi gibi birtakım değişiklikler, okuldaki başarıdaki değişiklikler... Sosyal olarak içe çekilme gerçekleşebilir, uzaklaşma olabilir ve ilişkilerde bozulma olabilir. En çarpıcı etkileri bunlardır.

Ne Zaman Destek Alınmalı? Bunu Nasıl Anlayabilir Bir Kişi? 

Travma sonrası stres bozukluğu dediğimiz, sıkıntıyı yaşamamak için sizi sıkıntıya sokan olaydan üç ay sonra, aslında az önce saydığım etkilere benzer etkilerin azalmasını bekliyoruz. Azalmıyorsa ve günlük yaşamı sekteye uğratıyorsa, mutlaka yardım almamız gerekir. Büyük bir olay yaşadıktan sonra, kişiyi sarsan olay yaşandığında, kişide flashbackler oluşur. Bunlar görüntü olarak da olabilir, yaşadığınız olayla ilgili hatıralar da olabilir. Koku da duyabilirsiniz. Ses de duyabilirsiniz. Mesela ambulans sesi kaldıysa zihninizde, durduk yere ambulans sesi duyarsınız. Olaya bağlı birtakım rüyalar görme, uyku bozuklukları ortaya çıkıyor. Günlük yaşamı etkilediği için desteklenmesi gereken alanlardan biridir. Bir diğeri yeme bozuklukları olabilir. Kişinin kendinden bile uzaklaşması olabilir. Birdenbire dışarıdan bakıyor gibi olabilir kendine... Travmatik kişiler kendinden uzaklaşmış gibi hisseder. Donuklaşır, kendini ifade edemez hale gelir ya da çok fazla konuşur, hareketli hale gelir. Travmatik olayla baş etmek de isteyebilir. Normalde olduğundan daha hareketli olabilir. Normalden fazla hareketlilik olduğunda da yardım istemek gerekebilir. Bunun dışında da psikiyatrik bozukluklara dair semptomlar da gelişebilir. İştahsızlık ve uyku dışında da kendine zarar vermek isteyebilir. Baş edememe, çevreye öfkeyi kusmak gibi durumlar da gelişebilir. 

Her Travmadan Herkes Aynı Şekilde mi Etkileniyor?

Her travma herkeste aynı etkiyi elbette yaratmıyor. Herkesin psikojik dayanıklılığı, genetik kodları, sosyal destek kaynakları ve baş etme mekanizmaları farklıdır. Elbette aynı etkiyi yaratmaz. Düşünün ki depremi yaşamış iki farklı insanın bakış açıları farklı olabiliyor. 
Travmanın bile türleri olduğu için, aslında üçe bölebiliriz. Birinci travma dediğimiz, kişi direkt travmayı yaşar ve travmanın direkt kurbanı olur, taciz bunun en önemli örneklerinden bir tanesidir. İkinci travma dediğimizde ise, size yakın olan birinin başına bir şey gelmiş bir olay olabilir. Eşiniz bir hastalığa yakalanmış olabilir. Sevdiğiniz birinin başına bir şey gelmiş olabilir, bir trafik kazası geçirmiş olabilir. Üçüncü travma ise, doğrudan sizi etkilemiyor, sizinle bağlantılı olmayabilir tesadüf olabilir. Yoldan geçerken bir yangın gördünüz, şiddet olayına tanıklık ettiniz, bir cinayet gözlemlediniz, bu birebir sizinle ilgili olmasa bile, tanıklık ettiğiniz için sizde travma yaratabilir. Çok yoğun travma üzerine çalışan kişiler de bu gruba girebilir. Travmatik bir hikaye dinlemek de travmatize eder. Yoğun bir empati duyduğunuzda onu anlamaya çalıştığınızda, zihninizde canlandırdığınızda travmaya ait duygular sizde de belirmeye başlıyor. O canlandırmayla birlikte yaşanmışçasına bedensel tepkiler görülebiliyor.

Peki Travmatik Durumlar, Psikolojik Rahatsızlıkları da Beraberinde Getiriyor mu?

Evet. Travmatik olay yaşandıktan sonra en temel stres bozukluğu görülebiliyor. Bunun dışında da çok yoğun bir biçimde obsesif kompulsif bozukluk görülüyor. Bağımlılık da görülebiliyor. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı burada önemli bir etken, çünkü kişi baş edemediği için aslında uyuşturucuya yöneliyor. Diğer belirtiler ise bedenin travmatize oluşuyla ilgili, dönüştürdüğü semptomlar haline geliyor. Bu yüzden dikkatli olmakta fayda vardır. Büyük bir olayın etkisi direkt olay olarak gözlemlenebilir semptomlarla ama psikopatoloji oluşturabilir bunu da anlamak da fayda vardır. Birçok bozukluğun altında çoğu zaman travmatik yaşantılar yatar. Yetişkin halinizle dönüştürdüğümüz birtakım olumsuz olaylar vardır. Olumsuz olayları, bedenimiz ve ruhumuz çok güzel bir şekilde dönüştürür. Başka bir şekilde hayatımıza nükseder, bu anlamda birçok psikopataloji görülür. 

Çoğu Çocukluktan Gelen Travmalar, Anlattıklarınıza Göre Bu Tür Durumları Nasıl Değerlendirmeliyiz?

Evet, çoğu çocukluk çağı travmaları… Az önce de bahsettiğim gibi psikopatolojinin temelini oluşturabiliyor. Özellikle psikodinamik yaklaşımı düşündüğümüzde, bugün her ne yapıyorsak, çocukluk dönemindeki yaşantılarla yapıyoruz. Yaralanmamış bir çocuk olmak mümkün değil, hepimizin yaralandığı alanlar vardır. Bunun sonuçlarıyla birlikte bu günü yaşıyoruz. Çocukluk çağı travmalarından bugünlerden örnek verirsek, çocukluk çağı cinsel istismar olduğunu görüyoruz. Travma yaşayan bir kişide çok yoğun stres tepkisi olur yani günlük hayatta stresle nasıl baş ediyorsanız beden, dil, duygular gibi... Bu şekilde kendini iyileştirmeye ve baş etmeye çalışıyor, ama o kadar yoğun bir stres ki bunlar, stresle savaşıp, baş etmek yerine, travmatize olunca seçme şansınız ve savaşıp kaçma şansınız yoktur. O yüzden travmatize olur ve mağdur olursunuz ve donma gerçekleşir. Kişilik bölünmesi dediğimiz şey de budur aslında... Dona kalma da bir diğer tepki olarak, aslında kişinin kendisini o an negatif duyguya mecburen kendisini teslim etmesidir.

Günlük Hayatımızda Yaşadığımız Duyguların Travma Olup Olmadığını Nasıl Anlarız? 

Günlük hayatta travmatize olmaya devam ediyoruz. Adına travma diyemeyebiliriz, kimilerine göre olabilir, kimilerine göre olmayabilir. Buradan çıktıktan sonra trafiğe çıktığınızda da bir kazaya maruz kalabilirsiniz ya da bir kaza gözlemleyebilirsiniz ve içinizde bir duygu uyanabilir. Bunlar zihne depolanır. Kişilerin çocukluğunda da birtakım depolanmış ve çağrıştırdığı anılar vardır. Ve onların getirdiği duyguları yetişkin halinizde travmayı farklı şekilde kendimize yaşatıyor olabiliriz. Nereden anlarız? Bazen anlayabiliriz, bazen fark etmeyebiliriz. Travmanın doğası gereği vücudumuz bunu örtmeye çalışıyor, baş etmeye çalışıyor. Türk konuşma dilinde bir şey vardır. “Gönlüme öyle bir dokundu ki, öyle bir laf etti ki... Çok etkilendim”. Bu mesela çok farkındadır, travmatize olmuştur. Aşağılanmış, küçümsenmiş ve değersiz hissetmiştir. Bunun farkında olduğundan dolayı içinde yer etmiştir. Travmalar içinizde yer eder. Zihinde kodlanır. Anı deposu vardır. O depo ki anılar da yargılarla, duygularla tekrar tekrar çağırdığımız şeylerdir. Fark edemediklerimiz ise, bazen neye neden öfkelendiğimizi bilemeyiz. Partnerimizle ilişki esnasında "Ben niye durup dururken kızdım buna, niye birden sinirlendin?" gibi duruma uygun olmayan tepkiler vardır. Bu tepkiler, kişinin iç dünyasında bir yerlere işaret ediyordur. Karşınızdaki kişi öyle bir bakmıştır ki, siz küçümsenmiş hissetmişsinizdir. Karşınızdaki kişi sizi küçümsememiştir ama siz öyle hissetmişsinizdir. Bir yerlerde travmatik bir anı olarak küçümsendiğiniz tavra dokunduysa o bakış, sizi hemen o moda sokup o tepkileri vermenize sebep olabiliyor.

Tedavi Olarak Ne Öneriyorsunuz?

Travma tedavisinde pek çok yöntem vardır. Öncelikle uyku ve iştahsızlık gibi fizyolojik tepkiler gözlemlediysek olayın hemen ardından... İlk iki hafta da olabilir, 3 ay ve bazen bir olay yaşarsınız 1 yıl sonra semptomlar ortaya çıkar. Her halükârda fizyolojik belirtiler çok baskınsa, ilaç desteği almak gerekebiliyor. Ama her zaman gerekmiyor. En etkili tedavi yöntemlerinden biri de “EMDR” yani “göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme” tedavisidir. Az önce bahsettiğim negatif takıldığımız anıların, sistemin içinde değişmesi, dönüşmesi ve yeniden yapılandırılmasıyla ilgili çalışan sistemik bir modeldir bu. Zihninizi bir bilgisayar gibi düşünürseniz, bilgisayar sitemine travma yaşadığınızda virüs sızıyor ve istemi bloke ediyor, hasar veriyor başka türlü çalışmasını sağlıyor. Çift taraflı uyarımla, zihni bu anılarla çalıştırıyoruz. 

EMDR Tedavisinin Sıklığı Nedir? Herkes de İşe Yarıyor mu Bu Tedavi?

Tedavi herkese hitap etmeyebilir. Kontrolle ilgili bir kaygı varsa ve kesin bir taciz varsa yumuşak gitmekte fayda vardır. Çünkü kişiyle temas halindesiniz, gözlerini kapalı tutması ve ellerinize odaklanması gerekebilir ve kişi de bunu istemeyebilir. EMDR öncesinde psikoterapi süreci, bireysel terapi uygun olacaktır. Tabii ki alternatifleri de var. Savaş mağdurları ve kanser hastaları için grup terapileri olabilir. Yanat sanat terapisi gibi…

Çocukken İstismara Uğramak Yetişkin Dönemde Nasıl Bir Travma Etkisi Yaratıyor? 

Çocukluk dönemi cinsel istismarda daha çok patolojik şeyler gelişebilir. Yaygın anksiyete, major depresyon gibi… Bir de kişiyi bağımlılıktan korumak, rehabilite etmek ve gözlemlemek gerekiyor. Rehabilitasyon ve kendilerini ifade etme anlamında desteklenmeleri gerekiyor. Tecavüz mağdurlarında özellikle çocuklarda, kendi dünyasına kapanmakla birlikte daha zorlayıcı anlar yaşanabiliyor ve intihar etmeyi düşünebiliyorlar. Baş etme mekanizmaları kapalı, çünkü dünyaya kapalılar. Travma dediğimiz şey çok anormal bir şeye, verilen normal bir tepki. Anormal davranışlarda bulunmalarını normal karşılaşacağız, çünkü anormal bir şey yaşadılar. Dolayısıyla psikiyatrik ve psikolojik destek çok önemlidir.

Bir Kişinin Çocukluk Çağında Yaşadığı Travmatik Olaya Yetişkinlikte Tamamen Duyarsız Kalması Neyin Belirtisi?  Önemsememe, etkilendi ama etkilenmedi olarak gösteriyor... Bu Normal mi?

Bu bir baş etme yöntemi olabilir. Etkilenmiş ve bunu "Ben iç dünyamda hallederim" diyor. Kendi kendine halletmeye çalışıyor olabilir. "Etkilenmedim" demek bile, etkilendiği konusunda bilgi verir bize. Bir şeyleri örtme çabası... Çünkü örtmezse, o yaşantıyı görecek ve belki baş edemeyecek. O yüzden "görmeyeyim daha iyi" diyor. Bu bastırma dediğimiz, bir baş etme yöntemi...

Son Olarak Psikolojik Travmalar ve EMDR Tedavisinden Tekrar Bahseder misiniz? 

Psikolojik tehdit algısıyla ifade etmekte fayda vardır. Çaresiz hissettiğimiz değersizlik, aşağılanmak, sürekli bir küçümsenme hali, ve mobbing'e maruz kalmak… Kişisel olarak dokunan olaylar, travma olarak adlandırılabilir. Negatif görünüyor olmak, kendini beğenmiyor olmak, sevilmediğini düşünüyor olmak... 
 
Tedavi olarak psikiyatrik tedavi en işlevsel ve kısa süren yöntemlerdendir. EMDR' de sadece travma çalışılmaz, travmayla birlikte çağın etkisi çalışılır. Günlük yaşamdaki ortaya çıkan öfke problemini çalışıyorsanız, o öfke anını, zaten o öfke anını tetikleyen durumu çalışıyor oluyorsunuz. Karşınızdaki kişi değersiz hissettirdiyse size, ben değersizim inanışını hissettiren olay geçmişinizden ortaya çıkar. Belki beş yaşınızdaki halinizle çatışıyor oluyorsunuz. Beş yaşındaki travmayı yeniden yapılandırdığınızda, bugün daha farklı olabiliyorsunuz ve daha farklı tepkiler vermeye başlıyorsunuz.